İlham Verenler sohbetlerine devam ediyoruz. Bu haftaki konuğumuz Gezinomi Genel Müdürü M. Armağan Saraçoğlu.
Sizi tanıyabilir miyiz, yaşamınızdaki kilometre taşlarından bahseder misiniz?
1974 yılında Amasya’da dünyaya geldim. 1998 yılında üniversiteden mezun olur olmaz Türkiye İş Bankası’nda Müfettiş Yardımcısı unvanı ile çalışma hayatına atıldım. Bankada Müfettiş, Müdür Yardımcısı, Birim Müdürü, Şube Müdürü ve bir iştirakinde Genel Müdür Yardımcısı unvanları ile toplam 22 yıl görev yaptım. Bu süre içerisinde farklı disiplinlerde yönetici pozisyonlarında sorumluluklar üstlendim. İnsan Kaynakları Bölümü’nde 4 yıl çalıştım ve bu Banka’nın büyük dönüşüm projesini başlatmış olduğu yıllara tesadüf ettiğinden tüm İK süreçlerindeki en iyi uygulamaların uyarlanmasında birebir deneyim sahibi oldum. Akabinde gelen İştirakler Bölümü’ndeki görevim sayesinde Bankanın finansal iştiraklerinde Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerim oldu. Bir anlamda her bir terfi, her bir görev yeri değişimi sayesinde birbiri ile doğrudan bağlantılı olmayan, birçok farklı disiplinde deneyim kazanma fırsatım oldu. Bunların her biri yönetsel ve teknik olarak konulara bütüncül yaklaşma ve farklı boyutlardan sorgulama imkanını da beraberinde getirdi.
Almış olduğum karar ile 1 Ağustos 2021 tarihinden bu yana QUA Grubu’nda görev aldım ve Eylül 2021’den bu yana da Grup şirketlerinden Gezinomi’nin Genel Müdürlüğünü yürütüyorum. Turizm tarafındaki sorumluluklarıma ilaveten farklı Grup şirketlerinde de yöneticilik rollerim bulunmaktadır.
Satış dünyasında olmak sizin için bilinçli bir tercih miydi?
Satışta olmaktan ziyade yoğun iletişim imkânı olan roller ile, süreçlerin dinamik olduğu işler her daim önceliğim olmuştur. Bunun en yoğun vücut bulduğu yer de genellikle satış rolleri oluyor. Geçmiş tecrübemde her iki yönde de çalışma imkânı bulduğumdan, özellikle dış iletişimin yoğun olduğu, hatları belli ve rutinlere oturmuş işler yerine dinamik işlerde görev almayı her daim tercih etmişimdir. Bu nedenle de kariyerim boyunca her daim satış rollerinde görev almak için özel gayret içerisinde oldum.
Ekibinize alacağınız kişilerde nelere dikkat edersiniz?
Performans görüşmelerine çok sık kullandığım bir ifade vardır: “Çalışanların işe kattıkları değer kadar iş ortamına kattıkları değer de önemlidir” diye. Bu nedenle hangi deneyim düzeyine ya da hangi role alım yapacaksam yapayım, adayın teknik bilgisi ve deneyim birikimi kadar kişilik yapısı, özellikle de takım ruhuna uyumu çok önemlidir benim için. Alımlarda istisnasız kullandığım mesleki kişilik envanteri değerlendirmeleri ve birebir görüşmelerde mutlaka bu hususu sorgularım. Çok klasik olacak ama bir yönetici olarak başarının sınırı ancak ve ancak birlikte koştuğum ekibimde yaratabildiğim takım ruhu ile sınırlıdır.
Ekibinizi motive etmek için hangi araçlardan yararlanırsınız?
Aktif ve kaliteli dinlemenin çalışanlar üzerinde sonsuz bir motivasyonu olduğunu düşünüyorum. Hayatın olağan akışı ve iş temposu içerisinde genellikle atladığımız ya da istenilen kalitede önem affedemediğimiz bir husus bu. Bu konuya çok önem veririm. Gerek daha önceki görev yaptığım yerlerde gerekse de şu anda sorumlusu olduğum işlerde yapılan tüm reorganizasyon çalışmalarında alınan kararların arkasındaki en önemli girdi bizzat işi yapan ekibimle yaptığım birebir görüşmelerden elde edilen çıktılar olmuştur mesela. Bu sayede yapılan her değişimde çalışanlarımız da kendi görüşlerinin vücut bulmuş halini gördüğünden hem fikirlerinin dikkate alınmasının getirdiği motivasyonu yaşamakta hem de değişimin kendisini kabul edip içselleştirmekkte hız kazanmaktadır.
Tüm çalışma arkadaşlarıma dediğim gibi; bir yöneticinin kapısının çalışanlarına sadece sözde değil, özde de gerçek anlamda açık olması çok kıymetlidir.
Kuşak farklılıklarını nasıl yönetiyorsunuz?
17 yaşında bir evlat sahibi olarak kuşak farklılıklarını yönetmeyi işte olduğu kadar evde deneyimledim diyebilirim. Her şeyden önce gençlere inanıyorum. Bizim kuşağımıza nazaran çok daha büyük bir bilgi kütüphanesi ile hayata atılıyorlar, ne istediklerini çok iyi biliyorlar, özgüvenleri müthiş yüksek. O nedenle mücadele etmek yerine enerjilerini iş sonuçlarına dönüştürmeye, doğru yetkinlikleri doğru rollerde görevlendirmeye gayret ediyorum.
Gençlere satış mesleğini tavsiye eder misiniz, neden?
Kesinlikle tavsiye ederim. Çünkü gerçek anlamda inanıyorum ki; mesleğiniz her ne olursa olsun başarı hikayesi ilişki yönetimi ve iletişim becerisinden geliyor. Bunun tohumlarının en yoğun atıldığı roller de satış rolleri. Her bir müşteri teması farklı bir deneyim, her bir coğrafyanın değişen kriterleri farklı fırsatlar ve/veya tehditler. Bir satışın, özellikle de zor bir satışın sonuca bağlanmasının getirdiği motivasyon, mutluluk, özgüven artışı hem iş hem özel hayatta zor durumlarla baş edebilme becerisini de beraberinde getirmektedir. Gençlere, özellikle yurtdışı bağlantılı satış rollerini, bu tanıma ve öğrenme eğrisini dünyaya taşımak için mutlaka tavsiye ediyorum.
Öğrencilere kariyer yolculuklarında neler tavsiye edersiniz?
İyi bir kariyerin ve iş hayatında başarının yolunun üniversite dönemini çok istasyonlu şekilde yaşamaktan geçtiğine inanıyorum. Söylemek istediğim; üniversitede aldığımız teknik bilgiler öğrencileri hayata bir noktaya kadar hazırlayabiliyor. Bu süreci ev/yurt – okul arasında, 2 istasyonlu bir şekilde gidip gelerek değil, onlara hayata dair zenginlikler getirecek ilave istasyonlar ekleyerek yaşamaları çok kıymetli. Diğer istasyonlar hem öğretici hem eğitici olabilir. Kimisi için bunlar müzik kursu, dil kursu olabilir, kimisi için sosyal kulüplere katılıp dağcılık yapmak, trekking yapmak, vb. aktiviteler ya da doğrudan çalışmak olabilir. Burada önemli olanın kariyer için ne yapmam gerekir sorusuna yanıt vermek için bir şey yapmak değil, tamamen neye ilgileri varsa, neyi seviyorlarsa onu yapmalarıdır. Tek önemli koşulu; her ne yapmak isterlerse istesinler, mümkünse içerisinde olağan çevresinin dışında yeni kişiler, kişilikler tanıyabilecekleri, iletişim becerilerini geliştirebilecekleri tercihleri önceliklendirsinler.
Pandemi öncesi ve sonrasını ele alırsak bu sürecin sonunda hayatınızda, bakış açınızda neler değişti?
Bu soruya zannederim hemen herkes benzer yanıt veriyordur. Benim açımdan en önemlisi, olmazsa olmaz, bu olmadan yapamam dediğim şeyler olmadan da çok rahat yaşanabileceğini hatırlattı. Tüm ezberlerimizi bozduk, o kadar ki; hayatım boyunca, eve aldığım bir paket makarnayı sabunlu su ile yıkamadan yerine koyamamak, kapıdan girer girmez çocuğuna sarılamamak ya da aile büyüklerini onların iyiliği için ziyaret edememek gibi aklımıza gelmeyen bir sürü deneyim yaşadık. O nedenle benim için artık sevdiklerimle dışarıda bir akşam yemeği yemek çok daha keyifli hale geldi.
SALES NETWORK Topluluğu için neler söyleyebilirsiniz? Bugünü nasıl görüyorsunuz, gelecek için neler öneriyorsunuz?
Katılımcıların toplam deneyimine baktığımızda, Türkiye’de bu konudaki en güçlü katılımcı kitlesini haiz olduğunu söylemek yanlış olmaz. Deneyim paylaşımı her daim çok kıymetlidir ve Sales Network bu konuda çok ciddi imkân ve destekler sunuyor, ortam yaratıyor. Bu network üzerinden çok kişiye ulaşabileceğimizin farkındayım.