İlham Verenler sohbetlerine devam ediyoruz. Bu haftaki konuğumuz Kariyer.net Satış ve Müşteri Hizmetlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Uğur Sağlıkoğlu.
İsterseniz önce bir teşekkür ile başlayalım. Hayatınızda birine teşekkür edecek olsanız bu kim olurdu ve neden?
Hayatıma yön veren ve bugün olduğum insan olmamı sağlayan çok fazla insan var, tek bir kişiye teşekkür büyük bir yanlış ve bencillik olur. Yüzlerce, binlerce güzel insanın hayatımda büyük yeri var, bazıları daha büyük kırılmalara vesile oldukları için ismen söylemem daha doğru olabilir. İlkokul öğretmenim Tevhide Hanım’a, 12-19 yaş arasında birlikte büyüdüğüm yatılı okul arkadaşlarıma, çalışma istek ve azminin önemini çocuk yaşlarda öğrenmemi sağlayan dayılarıma, üniversite için İstanbul’a geldiğimde kol kanat olan, hayatımı güzelleştiren kuzenim Murat’a, telefon bankacılığında agent olarak çalıştığım YKB’den Boyner Finans’a geçiş yaparken beni de kendilerine denk görerek davet eden 4 takım liderime (Güray, Gökhan, Sinan ve Müfit), Boyner Finans dönemindeki yöneticim Meriç Bey’e, TTNET’te çalıştığım dönemde iş hayatımın olumlu yönde değişmesi ve gelişmesine yol açan Cihan Bey ve eski genel müdürüm Adil Bey’e teşekkür etmek boynumun borcu olur. Bugün de her zaman daha fazla gelişmek, daha iyisini yapmak ve başarmak için motive olmamı sağlayan çocuklarıma ve aileme ayrıca teşekkür ederim. İsmini yazmayı unuttuğum dostlarım umarım mazur görür.
Sizi tanıyabilir miyiz, yaşamınızdaki kilometre taşlarından bahseder misiniz?
1976 Orhangazi doğumluyum. Babam polis memuru, annem ev hanımı ve 2 erkek kardeşimin olduğu klasik bir memur ailesinde büyüdüm. Bence hayatımda ilk ve en önemli kilometre taşı ilkokul sonrası Ankara Gazi Anadolu Lisesinde yatılı okumam olmuştur. Orada küçücük yaşta, fiziksel olarak da küçücük insanların büyük sorunlarla nasıl baş ettiklerini ve kendi kendine yetmenin önemini öğrendim.
İlkokuldan itibaren her yaz 3 ay boyunca sırasıyla dayılarımın inşaat ve tekstil şirketlerinde üstelik de şehir dışı şantiyelerde sürekli konaklama da dahil çalıştım. Farklı kültür ve ekonomik sınıflardan insanlarla bir arada yaşamayı, onları anlamayı, iletişimi, iş ve insan yönetmeyi öğrendim.
Bir diğer önemli kilometre taşı da üniversite öğrencisiyken gündüz İTÜ’deki derslerime devam ederken YKB’de gece vardiyasında çalışmaya başlamamdır. Kurumsal hayata ilk adımım sayılan bu iş sayesinde kariyerim ilerledi ve yaşam kalitem arttı. O dönem bir öğrenci olarak sınıf arkadaşlarımın anne babalarından daha fazla kazanma imkânım oldu, yoğun ama çok güzel bir öğrencilik hayatım oldu.
Son ve en önemli kilometre taşları da çocuklarımın doğumudur. Esnekliği az ve acımasız/katı diyebileceğim bir noktadan daha esnek, sakin ve anlayışlı bir insana dönüşmemi sağladılar.
Sizce sizi diğer herkesten farklılaştıran özellikleriniz neler?
Herkesten farklı olduğumu düşünmüyorum doğrusu. Belki daha az sayıda insanda bulunan istekli olma, kendine hedefler belirleme, azim, soru sorma, sorgulama ve iletişim becerilerinde bir bileşke olarak bazı insanlara göre kendimi daha iyi yetiştirmiş ve bu becerileri daha etkili kullanıyor olabilirim.
Günlük yaşamınızda rutinleriniz var mıdır, varsa paylaşır mısınız?
Var tabi. Her sabah ilk işim çocuklarımla selamlaşmak ve saatlerimiz denk gelirse onlarla konuşmak olur. Onları soru sormaya teşvik ederim.
Aksine sebep olabilecek bir durum yoksa herkesten önce ofiste olurum. Temel olarak hayatımı veri yönetir, ofiste ilk iş olarak bir gün önceki tüm verileri tekrar gözden geçirerek kontrol ederim ve gözümden kaçan bir şey var mı anlamaya çalışırım. (Verileri zaten anlık takip ediyorum, bugünü bugün takip ederim, yarın bugün için çok geçtir) Sabah ekip arkadaşlarımla iş dışı konularda sohbet ederim, bizi çok üzen bir derdimiz sıkıntımız yoksa biraz güler eğleniriz. Ardından bir gün önceden oluşturduğum iş listemden işleri birer birer ele alıp günü en güzel şekilde tamamlamaya gayret ederim.
Her gün en az 10.000 adım atmaya ve hareket etmeye gayret ederim. Hafta sonları imkân buldukça bisiklete binerim. Arabada yolculuk esnasında mutlaka sesli kitap dinlerim.
Bilinmeyen bir yönünüz var mı?
Ortaokul ve lisede hentbol oynadım, fiziksel mücadelenin ve temasın yüksek olduğu, çok sevdiğim bir spordur.
Satış dünyasında olmak sizin için bilinçli bir tercih miydi?
Evet bilinçli bir tercihti, hayatın tamamı baştan aşağı bir müzakere ve satış sürecidir. Aile içi ilişkilerden tutun da işe alım sürecine kadar bireyler arası iletişimin önemli bölümü örtülü dahi olsa satıştır. Bu işi seviyorum ve sevmeden, tutku duymadan yapılabilecek bir iş olduğunu düşünmüyorum.
Ekibinize alacağınız kişilerde nelere dikkat edersiniz?
Güler yüzlü olması, kendisini kolay ve anlaşılır şekilde ifade edebiliyor olması, çevik, yeniden öğrenebilir, yılmaz, değişime ve yeniliklere kolay adapte olabilecek kişilikte olması kesinlikle olmazsa olmaz, dikkat ettiğim konulardır. Soru sorma cesareti ve kaliteli soru sorma becerisi de önemli değerlerdir benim için.
Ekibinizi motive etmek için hangi araçlardan yararlanırsınız?
Toplumumuza faydalı, insanlarımızın hayatlarına dokunan, yaşamlarını değiştiren son derece nitelikli bir iş yapıyoruz. NEDEN sorusunun yanıtı çok güçlü bizde ve bu ben dahil tüm ekibin en büyük motivasyon kaynağı.
Ekibimin hizmetindeyim ve bunu klişe bir söz olarak söylemiyorum. En önemli görevim kendilerini başarılı ve iyi hissetmeleri için varsa önlerinde kendilerinin kaldıramadığı engelleri temizlemek. Engelleri aşmalarını sağlarım. Yetkin ve son derece proaktif ve motive bir ekibim var.
Bunun dışında birlikte fiziksel sınırlarımızı da geliştirdiğimiz seyahatler, deneyim ödülleri, yarışmalar ile keyifli zaman geçiririz. İş nedeniyle bir aradayız ancak hayatlarımız sadece iş değil, her alanda iyi hissetmeye çalışıyoruz.
Kuşak farklılıklarını nasıl yönetiyorsunuz?
Kuşak farklılığı bir realite ancak herkes için bir yönetilmesi gereken bir problem diye düşünmüyorum. Kendini daha farklı bir döneme ait hisseden insanlar için yönetilmesi gereken bir durum haline geliyor diye düşünüyorum. Dıştan olgun, belirli yaşın üzerinde insanlar gibi görünsek de kendimi genelde 20’li yaşlarımda gibi hissediyorum, bu duygularla yaşıyor ve hareket ediyorum. Dolayısıyla ekibimdeki 18-25 yaş arası arkadaşlarımla da 25-35 arası arkadaşlarımla da ve yaşıtlarım ile de yönetilmesi gereken bir kuşak meselem olmadı. Dünya değişiyor, değerler temelde aynı kalsa da olaylara bakış açıları, ihtiyaçlar değişiyor. Kuşak farkını yönetmeye çalışmak diye bir dert çok farklı yaş gruplarından insanların bulunduğu organizasyonlar için yönetilmesi gereken bir durumdur katılıyorum ancak genç çalışma arkadaşlarım ve çocuklarım açısından bu konu yönetilmesi gereken bir durum değil benim için.
Sizce satışta kadın-erkek dengesinin sağlanması neleri değiştirebilir? Bu konuda paylaşabileceğiniz araştırmalar var mı? Varsa biraz bahseder misiniz?
Kadının çalışma ve toplumsal hayattaki yerinin ülkenin gelişmişliği ile ilgili önemli bir gösterge olduğunu düşünüyorum. Ben bu anlamda çok şanslı hissediyorum. Bu konuda Türkiye’nin en gelişmiş satış ekiplerinin birinin parçasıyım. Ekibimizin %72’si, yönetim ekibimizin %61’ü kadın çalışma arkadaşlarımdan oluşuyor. Yüksek yılmazlık, mücadele gücü ve aynı anda çok sayıda işi doğru şekilde sonuçlandırabilme becerileri sayesinde onlarca ürünü başarılı şekilde ihtiyaç duyan müşterilerimize ulaştırabiliyoruz, başarımızda büyük payları var.
Gençlere satış mesleğini tavsiye eder misiniz, neden?
Kesinlikle tavsiye ederim; şu iş daha iyidir, daha önemlidir demiyorum çünkü her iş önemli ve kıymetlidir. Aksi olsaydı bazı işler ve ekipler hiç olmazdı. Ancak üretilen ürün ya da hizmet ne olursa olsun şirket bunu müşterilerine kazançlı ve sürekli şekilde satamadığı sürece varlığını sürdüremeyeceği gerçeğini de göz ardı etmemek gerek. Satış birçok kasın sürekli ve eş zamanlı kullanılıyor olması, dinamik, heyecanlı ve dışa dönük bir iş olması sebebiyle çok keyiflidir. Gençlere satışın pratik faydalarını söylemek gerekirse; satış işini iyi yapıyorsanız taktir edilirsiniz, hızlı ve çok kazanırsınız, çok gezer, kaliteli deneyimler yaşarsınız. Örneğin; en iyi lezzetler nerede olur, bir şeye ihtiyaç duyulduğunda nerede ne var bilirsiniz. Geniş bir insan ağınız olur.
Bu konudaki tavsiyem; içinde bulunduğumuz her türlü güçlüğe rağmen, sevdikleri, ilgi duydukları alanda çalışabilmek için gayret ve mücadele etsinler. Hangi iş olursa olsun başarılı olmak fedakârlık ister.
Öğrencilere kariyer yolculuklarında neler tavsiye edersiniz?
Öğrenciyken çalışmaya başlamalarını ve iş hayatı ile ilgili mümkün olduğu kadar erken bilgi ve deneyim edinmelerini tavsiye ederim. Bugün en büyük problemlerden birinin ailesi ve öğretmenleri tarafından yeteri kadar zorluk ve engel ile karşı karşıya bırakılmayan gençlerimizin iş hayatındaki güçlüklerle ve insan ilişkilerini yönetmeleri gereken anlarla karşılaştıklarında erken pes etmeleri ya da ne yapacaklarını bilememeleri olduğunu düşünüyorum. Hayat zor, ilişkileri yönetmek daha zor, bunu iş hayatında sürekli yapmak çok daha zor, bu nedenle ne kadar erken yaşta bu deneyimler edinilmeye başlanırsa o kadar iyi.
Türkiye’nin en büyük problemlerinden birisi de üniversite mezunlarının %80’inden fazlasının eğitim aldıkları alan dışında çalışmaları. Hal böyleyken şu anda kimsenin nerede nasıl çalışacağının öngörülemediği bir ortamda belirsizlikleri minimize etmemin en güzel yöntemi; sektörleri ve işleri hata yapma ve vazgeçme opsiyonlarının daha fazla olduğu öğrencilik döneminde tanımaları olur.
Bu konudaki görüşlerimi çarpıcı bir veriyle bitirmek istiyorum. Dünya Ekonomik Forumu ‘Geleceğin Meslekleri’ raporuna göre; bu yıl ilkokula başlayacak olan çocukların %65’i şu anda henüz var olmayan mesleklerde çalışıyor olacaklar. Düşünün şu anda gençlerimizin bir bölümünün meslekleri henüz oluşmamış durumda, kimse bilmiyor. En iyi yöntem; en erken şekilde deneyim edinip, öğrenmek, bilgi ve fikir sahibi olmak olur.
Pandemi öncesi ve sonrasını ele alırsak bu sürecin sonunda hayatınızda, bakış açınızda neler değişti?
Sağlık çok kıymetli, bu lafta hep söylenir ancak yaşayarak pratiğini görmüş oldu herkes. Seyahat etmeyi çok severdim, gönüllü ve zorunlu kısıtlamalar sebebiyle iptal edilen seyahat planları haricinde hayatımda çok fazla bir şey değişmedi açıkçası. Çalışma arkadaşlarım ve sevdiklerimle zaten çok yakındım aynı yakınlığı evden çalışılan dönemde de aynı seviyede hatta daha da yakın olacak şekilde sürdürdük.
Sevdiğiniz bir kitaptan beğendiğiniz bir paragrafı bizimle paylaşabilir misiniz?
Bu yakınlarda bitirdiğim bir kitaptan çok önemli bir kısım paylaşmak istiyorum; (Bir Fiyatlandırmacının İtirafları – Hermann Simon) Pratik kullanıma yönelik öyle güzel bilgiler barındıran bir kitap ki, satış alanında çalışan herkese tavsiye ederim.
“Nöro fiyatlandırma araştırmalarında şimdiye kadarki en ilginç bulgu; fiyat bilgisinin beynin acı merkezini harekete geçirdiğidir.
Bununla birlikte beyin araştırmaları fiyatların sunulma ve iletilme biçimine ilişkin bazı içgörüler sağlamıştır. Bir fiyatın alışılagelmiş standart ifade şekli (örneğin; 16.70 $) beynin acı merkezinde güçlü bir tepkiye yol açıyor. Ancak denek dolar işareti ($) olmadan sadece 16.70 rakamını gördüğü zaman tepkisi hafifliyor.”
Bu bilgiye hâkim olduktan sonra bunu pratik hayatta kullanmamak büyük hata olmaz mı?
Sık kullandığınız bir atasözü var mı? Yoksa size göre herhangi bir durumu en iyi anlatan atasözü hangisi?
Çok var, atasözlerini çok severek kullanırım. “Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz.” Çaba göstermeden, çalışmadan sonuç alınamayacağını çok güzel anlatıyor.
SALES NETWORK Topluluğu için neler söyleyebilirsiniz? Bugünü nasıl görüyorsunuz, gelecek için neler öneriyorsunuz?
Güzel hedefleri ve projeleri olan bir organizasyon, deneyim ve iyi örneklerin şeffaf şekilde paylaşılarak kolektif gelişime büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. SALES NETWORK bu alanda çalışmak isteyen gençlere ve kadınlara destek olup yol gösterecek etkinliklerle sektöre katkısını arttıracaktır.