İlham Verenler Sohbetlerine devam ediyoruz. Bu haftaki konuğumuz Divan Oteller Grubu Satış Direktörü Deniz Dikkaya.
İsterseniz önce bir teşekkür ile başlayalım. Hayatınızda birine teşekkür edecek olsanız bu kim olurdu ve neden?
Evet özellikle teşekkür etmek istediğim birisi var, o da benim her yaptığım işime saygı duyan, beni doğru ya da yanlış olduğunu sorgulamadan her yeni kararımda destekleyen, insani ilişkilerimi, hiçbir zorluk karşısında vazgeçmeyen kişiliğimi, çalışkanlığımı, girişimciliğimi ve topluluk önünde konuşma yeteneği gibi çeşitli sosyal özelliklerimi kendisinden aldığım sevgili babam Sadettin Dikkaya’ya çok teşekkür ediyorum
Sizi tanıyabilir miyiz, yaşamınızdaki kilometre taşlarından bahseder misiniz?
1977 Sorgun doğumluyum, anne babası öğretmen olan bir çocuk olarak eğitim öğretim yaşamımın tamamını İzmir’de tamamlama şansını yaşadım ki tüm sosyal kişilik özelliklerimi bu güzel kentin havasından aldım. 1998 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünden mezun oldum ama turizm sektöründeki iş hayatıma bu mezuniyet sonrasında değil üniversite ilk yılının 2. ayında İzmir’de 2 yıldızlı bir otelde gece çalışarak başladım. Aslında gece çalışarak gündüz de öğretim görerek geçirdiğim 3 yıllık bu üniversite hayatım benim en önemli dönüm noktamdır. Turizme olan tutkum bu yoğun tempo içerisinde oluştu ve sonrasında her bir tecrübem ile katlanarak büyüdü. İlk gece belboyluğumdan bu yana 25 yıllık kariyer yaşamım boyunca İzmir ve İstanbul başta olmak üzere birçok otelde çeşitli kademelerde yönetici olarak görev aldım.
2014 yılına kadar 7 yıl görev yaptığım Renaissance Polat İstanbul ve Bosphorus Otellerinde merkezi Satış ve Pazarlama Müdürlüğü görevimden sonra girişimcilik ruhumun ağır bastırmasıyla yaklaşık 3 yıl kendi otellerimi ve acentemi işlettim. Her şeyiyle çok güzel bir tecrübeyi yaşarken 2016 yılında ülkece yaşadığımız 1 yıllık sıkıntılı dönem sonrasında yeniden profesyonel yönetici kariyerime dönmeye karar verdim. İstanbul’un Anadolu yakasındaki özel otellerinden birisi olan Wyndham Grand Kalamış Marina Hotel’de 3 yıla yakın Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görev yaparak hem satışta hem projelerde birbiri ardına rekorlar kıran ve ödüller kazanan harika kadronun içinde yer aldım.
Bunun yanında Özbi - Özel Belgeli Oteller Derneği Kurucu Üyeliği, TÜRSAB Komite Başkanlığı, OTSAD Genel Sekreterlik Görevi vb. çeşitli Turizm STK’larında sorumluluklar üstlenerek turizm sektörü içerisinde farklı sosyal sorumluluk projeleri içerisinde yer aldım.
Turizm meslek yaşamımın en önemli anlarından birisi 2020 yılında “Turizm Yaşam Boyu Başarı ve Onur Ödülü” kazanmamdı, benim için çok büyük bir gurur kaynağıydı.
Aynı zamanda sektörün tanıtımına ve gelişimine katkıda bulunmak amacıyla medya projeleri içinde de yer aldım, NR1 TV kanalında “Maksat Turizm” adlı sektör programı hazırlayıp sundum ve 2019 yılında “Yılın Turizm Programı “ödülünü kazandım. Bunun yanı sıra İzmir’de lise hayatımdaki radyo Dj’liği deneyimimi güncele taşıdım ve Kafa Radyo’da her Cumartesi “Turizm Kafası” adında çok özel bir program hazırlayıp sunuyorum. Hâlihazırda Türkiye’nin en büyük turizm markalarından birisi olan Divan Grubunun Oteller Satış Direktörlüğünü yapıyorum.
Sizce sizi diğer herkesten farklılaştıran özellikleriniz neler?
Turizm çok renkli bir sektör, saat ve mesai kavramının olmadığı nadir mesleklerden bir tanesi. Eğer bu sektörde başarılı olmak istiyorsanız sizi öne çıkaracak farklılıklarınızı yansıtmanız gerekiyor. Ben tecrübelerimi de çeşitlendirmeye gayret ettim, butik otelde birebir misafir odaklı servisi de 5 yıldızlı 400 odalı bir otelin yüzlerce odalık gruplara hizmetini de özgeçmişime eklemeye gayret ettim. Patron şirketinde de çalıştım, en kurumsal marka otellerin yönetimini de deneyimledim. No-name dediğimiz tekil otellerin satış ve pazarlamasını da tattım, dünyanın en büyük otel zincirlerinde de satış pazarlamayı tecrübe ettim. Aynı zamanda turizmin operasyon ve satışında ayrı ayrı tecrübelere sahip olmam satış vizyonumu genişletti.
Beni meslektaşlarımdan önde çıkaran diğer bir özelliğim ise sosyal medya başta olmak üzere turizm sektörü haricinde insanlara kendimi ve işimi tanıtacak platformlar içinde yer almaya gayret etmemdir. Turizmin rengini beni takip eden 40 Bine yakın sosyal medya kullanıcısına birebir yansıtmaya özen gösterdim, aynı zamanda turizm içerikli TV ve radyo programları yaparak sektör dışı yüzbinlerce insana ulaşma şansını yakaladım.
İşiniz turizm ise günceli yakalamak, trendleri takip etmek ve geleceğin müşterisine ki biz misafir diyoruz ulaşmak için sürekli proje üretmek durumundasınız, ben de deneyimlerimi her bir yeni projede harmanlayarak pazarda markalarımızı öne çıkaracak yeni üretimlerde bulunmaya gayret ediyorum.
“Esas zenginlik insan biriktirmekten geçer” sözü benim yıllardır uyguladığım mottomdur, meslek hayatımın başlarından itibaren kendisini örnek aldığım turizmci çok sevgili Özgür Ardil Ağabeyimden öğrendiğim bir taktiği halen uyguluyorum, her cuma günü telefon rehberimdeki 5 farklı kontağımı arayıp sadece halini hatırını soruyorum, bu sayede hem kendimi hatırlatmış, durumlarını güncellemiş hem de kontak havuzumu genişletmiş oluyorum, herkese tavsiye ederim.
Günlük yaşamınızda rutinleriniz var mıdır, varsa paylaşır mısınız?
Rutinlerim tabi ki var ve bunları genel anlamda takvime dökerek yaşamaya çalışıyorum. Bir aylık planım bellidir, satış ziyareti yapacağım, etkinlik yapacağım, ağırlama yapacağım tarihleri belirlerim, örneğin Pazartesi günleri ziyarete gitmem, Çarşamba ve Cuma günleri ağırlamalar yaparım, satış ekiplerimiz ile günlük-haftalık-aylık toplantı tarihlerim bellidir, sabah 06:30’da kalkar, işyerimde 08.00'de olurum, mesai kavramım yoktur, planlandığım günlük işler tamamlanınca benim için özel zamanım başlar, örneğin gömleklerimi sadece ben ütülerim ve ütü günüm Pazar günüdür, her hafta cumartesi günleri oğlumla birlikte Youtube kanalımız için çekim yaparız ve Pazar günü yayınlarız, haftada 3 gün basket oynamak ve her gün açık havada yürüyüş yapmak en sevdiğim aktivitelerimdendir.
Bilinmeyen bir yönünüz var mı?
Aslında çok yakın arkadaşlarım harici pek bilinmez ama üniversiteye başlayana kadar tüm yakınlarım bana futbolcu olacak gözüyle bakardı, 6 yaşından itibaren her günüm futbolla geçti, bir kaç kez gol kralı oldum, bu başarılı dönemin sonunda o dönem 1. Lig'de yer alan (şimdiki adıyla Süper Lig) Karşıyaka futbol takımına transfer oldum ancak ilk yılımda çok talihsiz bir sakatlık geçirerek futbolu bırakmak zorunda kaldım, benim için çok zor zamanlardı, üniversitede turizm okuyarak resmen psikolojimi tedavi ettim ve geleceğimi değiştirdim.
Satış dünyasında olmak sizin için bilinçli bir tercih miydi?
Aslında turizmde çalışma yaşamıma otellerde operasyon departmanlarında başladım, satışı düşünmemiştim, daha doğrusu otel satış departmanları şimdiki gibi gözde değildi, operasyonda çalışmak daha keyifli gözüküyordu, ancak 2005 yılında resepsiyon sorumlusu olarak çalıştığım bir otelimdeki satış yetkilisi olarak çalışan bir arkadaşım sayesinde satış departmanına ilgi duymaya başladım, kendi mesaim haricinde onunla zaman geçirip, beraber acente ve firmalara satış ziyaretleri yapmak satış potansiyelimin farkına varmama sebep oldu, sonrasında benim için tek yol satış ve pazarlama konusunda ilerlemek oldu.
Ekibinize alacağınız kişilerde nelere dikkat edersiniz?
Ekibimin yaşam dolu, farklı özellikleri olan, satışı seven, kendisini geliştirmeye önem gösteren, yaşıyla değil deneyimleriyle öne çıkmaya çalışan, en önemlisi de güler yüzlü ve hayata pozitif bakan insanlardan oluşmasına özen gösteririm. Benim için bir insanın yaşının küçük veya büyük olması o insanın verimli çalışıp çalışmadığı için bir gösterge değil, iş yapış şekli ve mesleğine olan tutkusu ve heyecanı çok daha önemlidir.
Ekibinizi motive etmek için hangi araçlardan yararlanırsınız?
Motivasyon satış ekipleri için büyük bir önem taşıyor, özellikle hizmet sektörü gibi insan odaklı bir iş için satış yapmaya çalışan bir ekibiniz varsa onların isteğini ve heyecanını üst seviyede tutmanız gerekiyor, özellikle başarılı performanslarını maddi olarak desteklemeniz olmazsa olmaz. Ancak bunun yanında yaptıkları güzel işleri hem kendileriyle hem de ekip içerisinde duyurmak manevi motivasyonları için de çok etkili. Özellikle pandemi dönemi gibi yaşadığımız kriz süreçlerinde ekiplerin heyecanını yüksek tutmak için sosyal aktiviteler yapmak ve bu aktivitelerde kendileriyle paylaşımlarda bulunmak çok başarılı sonuçlar doğuruyor. Hepimiz ekibin birer üyesiyiz ve çok değerliyiz mottosunu sürdürülebilir kılmak gerekiyor. Ekip üyelerinin birbirleri ile olan ilişkilerini sıcak tutmak, bu aktivitelere sevdiklerini, ailelerini dahil ederek ortak bilinci yakalamak çok önemli.
Kuşak farklılıklarını nasıl yönetiyorsunuz?
En önemli konu kuşak farklılıkları ve bu nedenle doğabilecek çatışmaları önceden önlemek. Ekiplerimiz 20 yaşından 50 yaşına kadar 3 farklı kuşaktan oluşuyor ve kuşak özellikleri bakımından istekleri, talepleri, iş yapış şekilleri birbirinden çok farklı. Bu nedenle ilk yaptığımız şey kuşak farklılıklarının güzel yönlerini öne çıkararak her bir kuşağın doğru özelliklerini harmanlayıp ortak çalışma şekilleri belirlemek. Bunu başardığımızda aslında farklılık bizim için renkliliğe dönüşüyor, çok değişik kişiliklerden ekstra projeler ve yeni fikirler ortaya çıkıyor. Biz çatışmaları engelleyerek farklılıkların güzel taraflarını kullanamaya odaklanıyoruz.
Gençlere satış mesleğini tavsiye eder misiniz, neden?
“Satış bir AŞK işi”, yeni insanlarla tanışmayı, onlarla sohbet etmeyi, fikir alışverişinde bulunmayı seven, yönünü dünya insanı olarak belirleyen, başarmaktan keyif alan, bir projeyi başlatıp sonuçlandırmaktan heyecan duyan, ofis içinde tıkılı kalmaktan ziyade sahada her gün yeni hikâyeler yaratmaktan haz alan tüm gençleri satışa davet ediyorum.
Öğrencilere kariyer yolculuklarında neler tavsiye edersiniz?
Öğrencilik hepimizin yaşadığı, sonradan güzel anılarla hatırladığımız en keyifli dönem diyebilirim. Eminim çokça duyarsınız “ah keşke öğrencilik günlerime geri dönsem” diyenleri, peki düşündünüz mü neden, sanırım bunun bir tek yanıtı var, o dönemde anın keyfini, araştırmanın, öğrenmenin, arkadaşlıkların önemini ne yaparsanız yapın çok anlayamamaktan ve bu nedenle pişmanlık duymaktan kaynaklanıyor. Bu nedenle öğrenci dostlarımıza önerim şunlar olacak, anın kıymetini bilerek, bu çok kısa zaman dilimini iyi değerlendirmeleri, olabildiğince çok okumaları, sektördeki tecrübeli isimlerle sürekli iletişimde olmaları. Bir de meslekleri ne olursa olsun her zaman en dibinden başlamaya çalışsınlar, kariyer yolculukları onları en güzel yere götürecek, acele etmesinler, zamanı geldiğinde işlerindeki her alanda deneyimli olmaları onların en büyük güçleri olacak.
Pandemi öncesi ve sonrasını ele alırsak bu sürecin sonunda hayatınızda, bakış açınızda neler değişti?
Evet pandemi çok şeyi değiştirdi, ama en çok da zamanımızın ve sevdiklerimizin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Günlük iş hayatı koşuşturmacaları içinde hem kendimizi unutmuştuk hem de sevdiklerimize zaman ayırmayı. Bu 1.5 yıllık pandemi döneminde kişisel eksikliklerini fark eden ve bunun üzerine giden çalışanlar pandemi sonrasında artısını yaşayacaklar. Artık günlük ajanda içerisinde sosyal ve özel zamanların artacağını düşünüyorum. Evlerde kalmak ve dostlardan uzak kalmanın alternatifi olarak pandemi sonrasında yüz yüze aktivitelerin daha fazla artacağını düşünüyorum. Bir diğer farklılık ise iş yaşamımızdaki online toplantıların yerinin artması olacak, pandemi sonrasında da hibrit dediğimiz bir iş yapış şekliyle yüz yüze ve online toplantılarımız birleşerek az zamanda az maliyetle çok kişiye ulaşmaya çalışacağız.
SALES NETWORK Topluluğu için neler söyleyebilirsiniz? Bugünü nasıl görüyorsunuz, gelecek için neler öneriyorsunuz?
Sales Network Topluluğu bugün kurumsal dünyamızın en kaliteli sosyal platformlarından bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Sadece ekosistem içerisinde yer alan markaların kendi sektörlerindeki en başarılı örnekleri olmalarından dolayı değil aynı zamanda topluluğun çok önemli sosyal sorumluluk ve iş projeleri üretmesinden kaynaklanıyor. Sürdürülebilirlik ve kadın istihdamı konusundaki duyarlılık gibi hassas konulardaki çalışmalar markalar için çok değerli. Gelecekte de hem üyelerine prestij kazandıracak hem de topluluğun tanıtılmasını sağlayacak projelerin artmasını umuyorum, bunun için gereken tüm altyapı ve birikim topluluk yöneticilerinde ve üyelerinde bulunuyor.